top of page
  • Yazarın fotoğrafıMeryBlog

MALTA: Üzümlü Kekim

Güncelleme tarihi: 16 Oca

Başlıkta üzümlü kekim yazıyor ama Malta’nın üzümlü keki falan meşhur değil. Baştan söyleyeyim yanlış anlaşılma olmasın. Ayrıca Malta eriği diye bir şey de yokmuş. :)

Malta, benim üzümlü kekim. Malta benim için çok özel. Yurtdışına ilk çıktığım yer. Hem de tek başıma! Hep hayalim olan yurtdışı gezilerime başlamamın heyecanı ve tüm acemiliğim ile ayak bastığım ilk andan itibaren Malta benim için çok anlamlı bir yer oldu. Yalnız kalmaya ve hayatımda mutlu olacağım bir şeyler yapmaya, yaşamaya en çok ihtiyacım olan bir zamanda gitmiş olmamın da bunda payı büyük diye düşünüyorum. Zaten Malta’yı özel olarak o dönemde seçip, ani ve benim için cesaret isteyen bir adım ile gitmeye karar verdim.


Malta farklı kültürlerin bir arada çok güzel ve dengeli şekilde harmanlanmış olarak yaşadığı bir Akdeniz ülkesi. Tarihinde, mimarisinde, gündelik yaşamında özellikle Arap, İngiliz ve İtalyan kültürleri ile sıkça karşılaşıyorsunuz. Arapların yaşadığı dönemden kalan tarzda aynı renk evlerin arasında kırmızı İngiliz telefon kulübeleri bulabilirsiniz. Renkli pencere, balkon ve kapılar ile donatılmış sokaklarda gezmekten zevk alıyorsunuz.

Çok planlı ve araştırmalarımı yaparak gitmeme rağmen acemiliğime denk geldiği için sonrasında tüm detaylarıyla gezemediğimi fark ettim. Bu durum beni üzmedi çünkü bu durumu bir kez daha gitmek için bahane olarak görüyorum. 😊

Malta gezimin devamı olan Gozo ve Comino Adası için gezi notlarına da buradan ulaşabilirsiniz.


 

ULAŞIM

Malta’ya Türkiye’den sadece Türk Hava Yolları ile İstanbul Havalimanı kalkışlı direkt uçuşlar mevcut. Yaklaşık 2,5 saat süren kısa bir uçuşun ardından Malta’ya varmış oluyorsunuz.

Malta Luqa Havalimanı’na vardığınızda gideceğiniz yerlere otobüs ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Ya da gezi planınıza göre araba kiralayabilirsiniz.


Eğer otobüs kullanacaksanız Havalimanında satın alabileceğiniz otobüs kartları mevcut. Otobüs kartı almak istemiyorsanız otobüse binerken şoföre nakit ücret ödeyerek de binebilirsiniz. Nakit verirseniz gündüz tarifesi 2 euro ve gece tarifesi 3 euro. Otobüs kartlarını, otobüslerin güzergâh ve saatlerini aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz.


Malta’da turistler tarafından genellikle araba kiralama çok yaygın. Yazın gidiyorsanız oldukça sıcak olan havada araba kiralayarak klima ile serin serin ülke içinde ulaşım sağlamayı tercih edebilirsiniz. Ancak direksiyonun sağ tarafta olduğu da unutulmamalı. Otobüslerde klima var tabi ki ve ücretsiz Wi-fi bile var ancak sıcağın altında otobüs beklemek zorunda kalabilirsiniz. Bazen otobüs bekleme süreleri biraz uzayabiliyor maalesef. Bakın cidden çok sıcak bir havadan bahsediyorum!

Ben ehliyetim olmadığı için tabi ki otobüs ile ulaşımı tercih etmek zorunda kaldım ve yılın en sıcak döneminde gittim. Sıcak benim için normalde sorun olurdu ama orada olmaktan o kadar mutluydum ki böyle şeyleri asla dert etmeden, keyifle gezip vakit geçirdim. Zaten küçük bir ülke olduğu için ulaşım ile çok vakit harcamıyorsunuz.


Bu konuda son bir not; otobüs ile Valletta’ya gittiğinizde haritaya göre son 1 durak daha var demeyin. Triton çeşmesini gördüğünüz meydanda herkesle birlikte siz de inin. Son durak olarak görünen yer aslında otobüsün yolcu alacağı ilk durak. Sonra şoför abiler kızıyor. Maltaca söylenip duruyorlar anlamadığınız için öylece kalıyorsunuz😊

 

KONAKLAMA

Malta’da Hotel, Hostel, Apart ve Airbnb gibi çeşitli konaklama seçenekleri mevcut. Küçük bir ada olduğu için nerede kalırsanız kalın gezeceğiniz yerlere ulaşım açısından sıkıntı olmayacaktır. Sliema, St. Julian’s ve Valletta daha yoğun ve merkez yerler olduğu için diğer yerlere göre fiyat olarak biraz fark ediyor tabii. Nasıl bir tatil yapacağınıza göre de konaklayacağınız konum değişebilir. Eğer deniz, havuz ve güneş odaklı bir tatil olacaksa St. Julian’s ve St. Paul’s Bay gibi yerlerde konaklama düşünebilirsiniz. Kültür gezisi odaklı olacak ama gelmişken denize de girerim, güneşin tadını da çıkarırım derseniz Sliema ve St. Julian’s bölgelerine bakabilirsiniz.

Ben daha çok kültür gezisi yapacağım için Valletta’da kalmayı tercih ettim. Kaldığım otel Valletta’nın canlı olan yerlerine (zaten her yer yürüme mesafesi) ve otobüs duraklarına çok yakındı. Kahvaltıda manzarası kesinlikle güzeldi. Upper Barrakka Garden girişinde bir otel ve hoş eski bir bina olduğu için tarihte yolculuk yapmış gibi hissettiriyordu. (Bakmak isteyenler için; Castille Hotel)


 

YEME – İÇME

Yeme ve içme konusuna daha detaylı değinmek isterim ancak çok yemek deneyimim olmadı diyebilirim. Ancak şunu söyleyebilirim ki, gördüğüm ve bildiğim kadarıyla Malta’nın en meşhur yemeği tavşan eti. Özellikle tavşan eti deneyimlemek için gelen çok fazla turist var.

Ülkede en çok sevdiğim şey taze ve soğuk meyvelerdi. Yemeye doyamadım. Gezerken bardaklarda satılan yeni kesilmiş soğuk meyvelerden almayı kesinlikle unutmayın.

Bir de Malta’nın kendine özgü Kwarezimal adında bir tatlısı var. Bunu denedim ama bana biraz ağır geldiği için maalesef bitiremedim.😊

En meşhur kafe Valletta’daki 1837’den bu yana faaliyette olan Caffe Cordina. Kütüphane önündeki açık alandaki masalarına oturup bir kahvesini içip etrafı izleyin derim. Sliema’nın sahil kıyısında akşam yürüyüş yaparken oturup sohbet edip, bir şeyler içebileceğiniz çok tatlı küçük kafeler de mevcut.

Gece hayatını çok anlattılar ama maalesef deneyimleyemediğim için o konuyu pas geçiyorum😊

 

GEZİLECEK YERLER

Gezilip görülmesi gereken çok fazla yer var. Ben 5 günlüğüne gitmiştim ve her yerini gezemedim maalesef. (Gerçi o benim acemiliğim ve kendimi çok zorlamadığımdan kaynaklanıyor.) Yukarıda da bahsettiğim gibi Malta'nın çok zengin bir tarihi ve kültürü var. Şövalyeleri de oldukça meşhur. Hatta Malta’da bildiğim kadarıyla şövalyelik hala günümüzde de varlığını sürdürüyor.

Ben yanlış bilgi olmaması adına sadece gezip gördüğüm yerleri anlatmaya çalıştım.


VALLETTA

Ülkenin başkenti olan Valletta'nın tarihi bölgeleri 1980 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiş. Valletta’da gezerken gerçekten de kendinizi tarihte yolculuk yapmış ve çok eskilere gitmiş gibi hissediyorsunuz. Mimarisi, yapıların üzerindeki ve sokaklardaki heykeller her an bir yerden atlarıyla şövalyeler çıkabilir diye düşündürüyor.

 

Triton Çeşmesi


Valleta giriş kapısının hemen dışındaki meydanda yer alan çeşmedir. Üç mitolojik karakterin olduğu çeşmede karakterlerin her birinin yüzü şehrin giriş kapısına doğru bakıyor ve kapıdan çeşmeye bakıldığında üç karakterin de yüzü görülebiliyor.

Oturacak alanların, büfelerin olduğu meydanda içecek serin bir şeyler alarak çeşmeyi izleyebilirsiniz. Özellikle akşam burada oturmak çok keyifli oluyor. Hatta bence direkt olarak çeşmenin kenarına oturup çevreyi de izleyebilirsiniz.




 

Upper Barakka Gardens


Yukarı Barakka Bahçeleri; ağaçlarının gölgesinde oturarak dinlenebileceğiniz, kafanızı dinleyebileceğiniz belki de manzarasına karşı oturup kulaklığınızı takarak hayallere dalabileceğiniz bir yer. Manzarası Malta’da en etkilendiğim manzaralardan biriydi. Hatta en sevdiğim! 3 şehirler diye adlandırılan şehirlere ve masmavi denize bakan çok güzel bir manzara. Gelip geçen ve karşı kıyılarda duran küçük tekneler, hatta gemiler de buradan daha küçük görünüyor. Herkesin etkilenebileceğini düşünüyorum.

Ek olarak, bu bahçenin altında Topçu Batarya’sı yer alıyor. Harika manzarayı izlediğiniz bahçeden günde birkaç kez top atışı gösterisini izlemeniz mümkün. Bildiğim saatler 12:00 ve 16:00. En azından bir kez kesinlikle izlemelisiniz.

 

St. John's Co-Cathedral


Göz alıcı altın işlemeli duvarların, çeşitli yerlere konumlandırılmış heykellerin ve tavandaki çizimlerin arasında gezerken gözlerinizi alamayabilirsiniz. Tüm duvarlardaki altın işlemelerin tek tek elle yapıldığını ve detaylandırıldığını öğrenince daha çok büyüleniyorsunuz. Kilisenin tabanında şövalyelerin ve önde gelen kişilerin mezar taşları bulunuyor. Bu sebeple içerisi genellikle sessiz, çok ses çıkmaması için girişte farklı dillerde olan cihaz ve kulaklıklardan veriyorlar. Bu diller arasında maalesef Türkçe yok. Ayrıca girişte omuzlarınızı ve yakanızı kapatacak şal var ise giymenizi istiyorlar eğer yanınızda yoksa sizi dışarı çıkartmıyorlar tabii. Katedralin ismi ve logosu olan bir pelerin giydiriyorlar. Hatıra olarak da bu pelerin sizde kalıyor.


Ek olarak ünlü İtalyan ressam Caravaggio’nun ‘The Beheading of St John the Baptist’ adlı eseri burada sergileniyor.

 

Pjazza Teatru Rjal



Burası 1942 yılında bombalanma sonucunda yıkılmış eski bir binanın kalıntılarıyla hala işlevini sürdüren bir açık hava tiyatrosu diyebiliriz. Bombalanma sonucunda yıkılmış binayı tekrar inşa etmek yerine orijinal kalan yerlerini bozmadan burayı güzel bir şekilde değerlendirdiklerini düşünüyorum. Eğer yakalarsanız burada bir konser izleyebilirseniz güzel olur. Konser olmazsa da denk gelirseniz akşamları sanatçıların yaptığı provaları dinleyebilirsiniz. Hatta kenardaki açıklıklardan izleyebilirsiniz.

 

Republic Street


Cumhuriyet Caddesi, şehrin bir ucundaki giriş kapısından diğer ucundaki Aziz Elmo’ya kadar uzanan ana cadde. Gündüz ve gece her daim hareketli ve canlı olan bu caddede aradığınız neredeyse her şeyi bulabilirsiniz.

Sıcak bir yaz akşamında yürüyüş yapmayı seviyorsanız bu cadde boyunca yürürken kafe ve restoranların dışarıya akşamları masa çıkardığını göreceksiniz. Buradaki restoranlarda canlı müzik eşliğinde hoş bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Çoğu için rezervasyon gerekiyor diye biliyorum bunu da göz önünde bulundurarak gündüz veya bir gün önceden rezervasyon yapabilirsiniz.





MDINA


Malta’nın eski başkenti olan Mdina tam bir sessiz şehir. Mdina sokaklarına aslında çoğu kişi aşinadır. Game of Thrones izlediyseniz eğer Mdina sokaklarını tanıyabilirsiniz. Mdina etrafı surlar ile çevrili küçük tarihi bir şehir. Daha şehre girmeden kapısını görünce bile bambaşka bir dünyaya gireceğinizi anlıyorsunuz. Kapının girişinde gelen faytonlara yol verip sonra poz vererek biraz vakit alan fotoğraf çekme merasiminizi bitirdikten sonra şehre giriş yapabilirsiniz 😊

Şehrin içerisinde müzeler, kiliseler ve müzelerin içinde tatlı kafeler var. Size şuraya gidin veya burada gidin diye bir yönlendirme yapamayacağım çünkü bu şehrin tüm sokaklarına girilip kaybolunmalı diye düşünüyorum. Haritayı kapatın ve kendinizi Mdina’nın sessiz sokaklarına bırakın. Sessiz derken çıt çıkmıyor değil tabi ama huzurlu bir sakinlik var. Eski dar sokaklarda yürürken arada bir gelen at arabası sesleri ile Malta’da tekrar tarihi bir yolculuk yapmış olacaksınız. Sokaklarda kaybolmaktan çekinmeyin elbet yolların sonu sizi şehrin diğer tarafındaki Malta manzarasını yüksekten izleyeceğiniz alana götürüyor. Kendinize serinletici bir dondurma alarak burada ağaçların gölgesinde dinlenebilir ve Malta’yı tepeden izleyebilirsiniz.



Şimdilik acemi bir şekilde de olsa gezdiğim gördüğüm yerleri aşağıda anlatmaya ve detaylandırmaya çalıştım. Bir kez daha gidip daha çok gezip daha detaylı bir yazı yazacağımın da sözünü buradan kendi kendime vermiş olayım.

Malta gezimin devamı olan Gozo ve Comino Adası için gezi notlarına da buradan ulaşabilirsiniz.


49 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

2 則留言

評等為 0(最高為 5 顆星)。
暫無評等

新增評等
elsuco_06
1月20日
評等為 5(最高為 5 顆星)。

Zaten Malta’ya gitmek için yanıp tutuşuyordum artık iyice merak ediyorum bir an önce gitmek istiyorum🫠

按讚

Nezaket Gülsüm Koca
Nezaket Gülsüm Koca
1月19日
評等為 5(最高為 5 顆星)。

yazıyı okuduktan sonra maltaya gitmek istedim, çok iyii 😀

按讚
bottom of page